Çokhücreli Organizmalar
Çok hücreli varlıklar benzer şekilde ürememektedir. Bunlar organizmalardan, yavrularını teşkil eden farklılaşmış hücreler çıkararak başka şekilde çoğalırlar, işte bu özel hücreler cinsel hücreler adıyla tanınmaktadır.
Çokhücreli varlıklar da yeni bir kuşağın ortaya çıkmasını sağlayan hayat enerjisini kazanmak için, kendi türlerinden bir başkasıyla çiftleşmek zorundadırlar.
Amipte yeni yavrulamış iki hücre birbirinden farklı değildir ama, cinsel olarak çoğalan organizmalarda farklar olması olağandır. Bu farklar bir işbölümünü ortaya koyarlar: erkek döllenme sırasında aktif rolü oynuyorsa, dişi hücre de, birleşmenin sonucu olan yeni varlığın beslenmesi için gereken maddeleri toplamaktan sorumludur.
Bilim bütün bu olayları çözmeye uğraşmaktadır. Bunların oluşları üzerindeki merakımızı gidermeye çalışmaktadır. Eğer çoğalma ilk öncesinde cinsiyet dışı bir şey idiyse, evrim sırasında cinsiyet niçin işe karışmaktadır ? Organizmaya bu karışık ama, şart olan özel hücrelerin birleşmesinin sağladığı yararlar nelerdir? Bu açıdan bakıldığında hayat, hareket halinde ve sürekli dalgalanmalar içinde görülmektedir. Hep «olmaktadır», ama hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Sürekli değişme halinde olan ortama uymak için hayat her zaman yenilenen denemelere girişmekte, bir değişmeyi denemekte, sonra bir başkasına geçmektedir.
Yapının bu şekilde değiştirmeleri, soyun anî değişim (mutasyon) leriyle gerçekleşir. Bu değişimler de sonradan ya başarıya ulaşacak ya da ortadan kalkacak, bu da doğal bir seçmeyle olacaktır.
Bu kuramı (teori) kabul edersek, en çok sayıda denemeye girişen organizmaların, yaşamak için yaptıkları savaşta bir uyum metodu bulma şanslarının daha çok olduğunu, daha az imkânları olanların kaybolacaklarını düşünmemiz gerekir. Prensip olarak, çok sayıda değişimlerin cinse bir üstünlük verdiğini düşünürsek, değişim yeteneklerini birleştiren iki varlığın bu üstünlükleri daha da arttıracakları bir gerçek olur. Eğer, örneğin iki organizma belirli bir zamanda 10’ar değişim yapıyorlarsa, her birisi sonuç olarak 10 değişimin özelliklerini taşıyacaktır.
Oysa eğer, çoğalma her iki varlığın birleşmesi sonucu olmuşsa, değişimler o kadar çok yeni imkânların doğmasına sebep olacaktır ki, o cins artık 10 değil, yüzlerce yeni tipe sahip olabilecektir. Doğal seçme açısından, cinsel döllenmenin sağladığı yararlar bu şekilde açıklanmaktadır.
Oysa tekhücreli varlıkta her hayat olayı zorunlu olarak tek bir hücre içinde tamamlanır. Buna karşılık çok-hüerelide özelleşme mümkündür. Bazı hücreler beslenmeye, ötekiler korunmaya, bir kısmı ise harekete ayrılmıştır. Özelleşme olayında, yeni bir hayat yaratma yeteneği bazı hücrelere verilmiştir. Cinsin korunmasından sorumlu olanlara tohum ya da gamet adı verilir ve böylece hücrelere sahip olan canlı varlıklar ancak «cinsel» sıfatını alabilir.
îleri evrim basamaklarına erişmemiş bazı hayvanlarda cinsel organlar son derece küçüktür. Ancak mikroskop aracılığıyla görülebilir. Aynı şekilde daha üst varlıkların cinsel hüereleri, dışarıda serbestçe yaşama yeteneğinde değildir. Yalnızca organizmanın sıcaklığında yaşayabilir. Bu nedenle daha üst düzeydeki varlıklar, cinsel hücrelerinin birleşmesinin organizma içinde olmasını sağlayan özel organlar taşırlar. Bunlar cinsel organlardır.
Döl verme sırasında iki hayvan yaklaşır ve cinsel organlarını birleştirirler. Erkek cinsel hücresini dişinin cinsel organına bırakır ve her iki cinsel hücre kaynaşır. Bu karışımdan yavru ortaya çıkacaktır.
Cinsel hücreler organizmanın öteki hücrelerinden ayrılık gösterir. Ana farklılaşma şudur: Yapıları, yeni varlığın gelişmesi için gerekli bütün yetenekleri içinde bulundurmaktadır. Daha önce de değindiğimiz gibi, genellikle tohum tek başına bir varlık yaratmaz ve kendisinden farklı bir başkasıyla birleşmesi zorunludur.
Bütün ilkel tohum hücreleri, az evrimleşmiş birçok bitkilerde olduğu gibi, pratikte ayırdedilemeyecek kadar birbirlerine benzer. Bununla birlikte, birleşmezlerse hiçbir üreme olmayacağına göre, farklı tarafları olması gerekir.
Gerçekten bu hücrelerin ayrı kimyasal yapıları vardır. Ayrıldıklarında ölürler, birleştiklerinde yeni bir hayatın ortaya çıkmasını sağlarlar.
Evrim derecelerinde yükseldikçe her iki gamet arasındaki farklılık, yani erkeğin özellikleriyle digininkiler arasındaki ayrılıklar belirli bir şekilde ortaya çıkar.
İncelemeler erkek tohumun döllenmede aktif, dişi tohumun ise pasif bir rol oynadığını göstermektedir. Bunun yanı sıra dişi tohum da besin maddelerinin sağlanmasında aktif rolü oynamaktadır.
Dişi cinsel hücreyi aramak amacıyla erkek organizmadan atılan cinsel hücreler küçük ve hareketlidir. Öteki, yani dişi hücre ise, erkek cinsel hücresine oranla daha büyük ve aynı zamanda yer değiştirmeyen bir hücredir, bu da yerinin kolaylıkla bulunmasına yarar. İşte dişi hücreyi aramaya giden küçük hareketli hücrelere spermatozoid, spermatozoidin gelmesini bekleyen hareketsiz büyük dişi hücreyeyse yumurtacık (ovum) adı verilir.
Dişi gametler zigotun, yani birleşmeden ortaya çıkan hücrenin beslenme sorumluluğunu üzerlerine aldıklarına göre, dişi tohum ya da yumurtacığın, besin maddelerini biriktirmek amacıyla daha çok yeri olabilmesi için daha büyük olmasına şaşmamak gerekir.
Buna karşılık, görevleri döllenme işiyle sona eren erkek gametler hareketli ama, küçük boyludurlar. Dişi hücrelere erişmekte kolaylık kazanmak için güçlü bir kuyrukları vardır. Böylelikle sıvı ortamda daha hızlı hareket edebilmektedirler.
İleri derecede farklılaşmış çoğalma hücreleri olan yumurtacık ve spermatozoid yalnız birbirlerinden değil, kendilerini yaratan organizmanın öteki hücrelerinden de ayrılırlar. Örneğin yumurtacık vücudun öteki bütün hücrelerinden birkaç bin kere daha büyüktür. Bazı kuşların yumurtası besin maddeleriyle o kadar doludur ki insanlar için bile besin görevini yapabilir.
Erkek gametler yumurtacıktan daha küçük boydadır, ama buna karşılık baş, gövde ve kuyruk gibi 3 ayrı bölümden oluşurlar. İlkel canlıdan insana doğru ilerledikçe cinsiyet, özelleşmiş çoğalma hücrelerinde belirlendikten sonra, aynı zamanda vücudun öteki kısımlarında belirlenme eğilimi gösterir. Erkek, yalnız çoğalma hücreleriyle değil, bütünüyle «erkeklik» yönünde gelişir. Başka bir deyimle, birleşmek için dişiyi arayan bir varlık haline gelir.
Aynı şekilde, dişi, yalnız yumurtacığıyla değil bütünüyle, yavrunun büyümesi için gerekli maddelerin toplanması yönünden özelleşir. Cinsel özelliklerin bütün bedene yayılması bunun yalnızca yapısını değil, bütün kimyasal bileşimini kapsar. Bu evrim içinde cinsiyet yalnız bütün vücudu değil, ruhu ve düşünceyi de içine alır. İçgüdüler, duygular cinse göre gelişir. Bu yüzden erkek yumurtacığı arayıp dölleyecek, dişi de rahim içindeki yavruyu besleme ve saklama görevini yerine getirecektir.
Sonuç olarak, kadın ve erkek arasında var olan görünüş, karakter ve cinsel davranış farkları ve aynı zamanda cinsel hayatın sorunları, cinsel birleşme sırasında erkeğin cinsel hücreleri bırakması, kadının alması ve spermasını verdikten sonra erkeğin cinsel fonksiyonunun bitmesine karşılık kadında, cinsel hücrelerin birleşmesinin çocuğu ortaya çıkarması şeklinde bir temel ilkeyle açıklanmaktadır.
Babanın sperma hücresi, ananın yumurta hücresine girerken. Döllenme adını alan bu olaydan sonra yeni bir insan ortaya çıkacaktır.