Kemoterapi

Sözlüğe göre ‘kemoterapi’, hastalıkların tedavi edilmesi için kimyasalların kullanılması demektir. Ancak biz bu terimi sadece hücreleri öldüren ve kanseri tedavi etmekte kullanılan sitotoksik kimyasallar İçin kullanıyoruz, Bu bölümde kemoterapinln nasıl İşlediği ve bazı göğüs kanseri vakalarında kullanılırken bazılarında neden tercih edilmediği anlatılacaktır. Ayrıca yaygın olarak görülen yan etkilerden ve bu etkilerle baş etme yollarından bahsedilecektir.
Kemoterapi nedir?
Kemoterapide, asıl tümörle veya kan akışıyla vücudun diğer kısımlarına yayılan kanser hücrelerini öldürmek için anti-kanser ilaçları kullanılır.
Kanser hücrelerinin tehlikeli olmasının nedenlerinden biri, büyük hızla yeniden oluşmalandır. Kemoterapide kullanılan ilaçlar genellikle sitotoksiktir (hücreleri zehirleyen özelliktedir). Bu ilaçlar, hızla bölünen kanser hücrelerini öldürür, dolayısıyla kanseri yok eder. Ne var ki, bu ilaçlar aynı zamanda hızla bölünen normal hücreleri de öldürür; sözgelimi saç; sindirim sistemi, kemik iliği hücreleri… İşte bu nedenle saç dökülmesi, iştahsızlık, ağız ülseri, ishal ve aşırı yorgunluk gibi yan etkilere yol açar. Kemik iliği; alyuvar hücrelerini (bu hücrelerin içinde vücutta oksijen taşıyıcı işlevi olan hemoglobin vardır), enfeksiyonlara karşı savaşan akyuvar hücrelerini ve trombositleri (kanamayı önlemek için kanın pıhtılaşmasını sağlayan maddeler) üretir. Dolayısıyla kemik iliğine zarar vermenin, bu türden potansiyel tehlikeleri de vardır.
Kemoterapi kemik iliği üretimini azaltır. Vücut için çok önemli olan bu üretimi bütünüyle durdurmamak adına, kemoterapi devirli olarak uygulanır. Her bir seanstan sonra, vücuda kendini yenileme fırsatı veren birkaç haftalık iyileşme dönemi gelir. Tedaviler arasındaki bu fasılalar, sadece ilaç ilk verildiğinde uygun aşamada olan hücrelerin değil, bütün kanser hücrelerinin ölüp ölmediğinden emin olunmasına da yardımcı olur. Ayrıca hastaya da, depresyonu veya duygusal yorgunluğu biraz olsun atmasını sağlayan rahat bir soluk aldırır.
Tedaviden önce ve süreç içinde verilen aralarda düzenli olarak kan sayımı yapılır. Alyuvar sayısının azalması, hastanın kendisini yorgun ve takatsiz hissetmesine yol açarken, akyuvar sayımının düşük gelmesi hastanın enfeksiyon kapma riskinin yüksek olduğunu gösterir. Düşük trombosit üretimi ise kanama riski doğurur. Kan sayımından elde edilen sonuç yüksekse, kemoterapi dozajının çok az; sonuç düşükse de dozajın çok fazla olduğu anlaşılır. Doktor bu sonuçlara göre dozu ayarlar.
Kemoterapi nasıl verilir?
Kemoterapi genellikle üç haftada bir -21 veya 28 günlük devirlerle- 3-6 ay veya bir yıllık süre ile uygulanır. 21 günlük devirde, ilaçlar her üç haftada bir kere verilebilir. 28 günlük devirde ise, birinci ve sekizinci günlerde verilir; sonraki iki hafta boyunca tedavi uygulanmaz. Kemoterapi ilaçlan tablet şeklinde veya damara enjekte edilerek verilir. Bazı seanslar 10 dakika sürerken, bazıları 3-4 saati bulur.
Tedavinin kendisi acı verici değildir ve herhangi bir damardan ilaç alma işlemine benzer. Ancak bazen ilaçlar damarda yaralara sebep olur, bu durum da aynı damara iğne yapılmasını güçleştirir.
En çok kullanılan göğüs kanseri ilacı kombinasyonları şunlardır:
• CMF (cyclophosphamide, methotrexate ve 5-FU [5-flo-rosil])
• FEC (epirubisin, cyclophosphamide ve 5-FU)
• E-CMF (CMF’yi müteakip epirubisin)
• AC (doxorubicin [adriamycin] ve cyclophosphamide)
• MMM (methotrexate, mitozantrone ve mitomycin) i MM (methotrexate ve mitozantrone)
Doktorlar, farklı kombinasypnlann farklı aşama ve türlerdeki göğüs kanserleri üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Farklı ilaç kombinasyonlannın farklı yan etkileri vardır. Mesela saç dökülmesi, CMF’de FEC veya AC’den daha az görülür.
İngiltere’de yapılan bir araştırma, uzun süre hayatta kalma adına umut verici sonuçlar tespit etmiştir. Klinik araştırmaya İngiltere’deki 65 hastaneden, erken aşama göğüs kanseri olan 2000’in üzerinde kadın katıldı. Araştırmada mevcut ilaçlar farklı bir şekilde kullanıldı. Dört devir-lik epirubicinin ardından dört devirlik standart kemoterapi-nin (CMF) kullanıldığı tedavinin sonuçlan alındı. Araştırmanın beşinci yılından sonra, epirubicinle tedavi edilenler-‘ de kanser nüksünün ya da bu hastaların ölüm oranının altı devirlik standart CMF ile tedavi olanlardan %31 daha az olduğu ortaya konuldu.
Genetik olarak çalışan bakterilerden yapılan yeni bir ilaç olan G-CSF’nin (granülosit koloni stimüle edici faktör) akyuvar hücrelerini arttırdığı ve kemik iliğinin iyileşmesini hızlandırdığı ortaya çıktı.
Kemoterapinin gerekli olup olmadığını belirleyen nedir?
Kemoterapi, kansere karşı savaşta oldukça etkili bir si-lahtır. Ancak doktor, bu tedavinin hasta için neden gerekli olduğunu anlatmalı ve karar verilmeden önce kemoterapinin yararlarını ve olası yan etkilerini açıklamalıdır.
Kemoterapinin önerildiği başlıca üç durum vardır:
1. Ameliyattan önce (neoadjuvan kemoterapi) – büyük tümörü küçültmek ve mastektomiye olan gereksinimi azaltmak için
2. Ameliyattan sonra (adjuvan kemoterapi) – kanser hücrelerinin lenf düğümlerine sıçradığı, erken aşamadaki kanserlerde. Esas kanser alanında kalan hücreleri temizlemek için radyoterapi daha uygundur. Ancak kanserin lenf düğümlerine, hatta onlann da ötesine sıçradığı durumlarda kemoterapi daha etkilidir.
3. Kanserin vücudun öteki kısımlanna sıçradığı ilerlemiş vakalarda – bu durumda kanser tümörünü küçültmek. belirtileri iyileştirmek, yaşam kalitesini yükseltmek ve hayatta kalma süresini uzatmak için kullanılır. Kemoterapi aynca kanser hücrelerinin hormon açısından hassas olmadığı durumlarda, tamoksifen gibi bir hormon tedavisinin yerine de verilir.