Kızın Miras Hakkı
Kızın miras hakkı
“Kızın miras hakkı”, anlaşıldığına göre Türklerde, başlangıçtan beri vardı. Ancak Türklerdeki dışarıdan kız alma geleneklerine göre, koca evine gelen gelin, koca ailesine benliği ve varlığı ile bağlanıyor ve artık onlardan biri oluyordu. Çocuklar küçük ise, ölen kocanın malı ve her türlü hakları olduğu gibi hepsi birden, karısının üzerine geçiyordu. Bazı Türk kesimlerinde koca malından ana iki pay ve çocuklar ise birer pay alırlardı. Ancak kızın, gelin olduktan sonra, baba malından ne gibi miras hakları kaldığı meselesi, biraz karanlık kalıyordu. Kızın babasından miras hakkını, çeyiz olarak alıp, koca evine gittiği kesindir (Bk. Çeyiz, Kaim). Ancak Türk toplulukları geliştikçe, örf ve anlayışlar da değişmişti. Gelin olan kızların, babanın ölümünden sonra da miras haklarının kalmış olabilmesi, daha sonraları tabiî görülmelidir. Ancak çok eski çağlarda, kızların baba evindeki bu hakları kalmıyordu. Bunun için kızın oğulları, yani yeğenler, “annemizin malını tam olarak vermedin” diye, dayılarının mallarını üç defa yağmalama (barımta) haklarına sahip olabiliyorlardı. Selçuk ve Osmanlı gibi büyük imparatorluklarda bu gibi haklar, elbette ki hukuk ve adalet raylarına oturtulmuşlardı. Buna rağmen kızın miras hakkının çeyiz olarak verilisi, hâlâ Kars çevrelerinde yaygındır. Prof. Karutz, XIX. yüzyıl Türkmenlerinde, kaim veya mihr andlaşmasında dayıların da bulunduğunu, kız ve oğlan evlerinin, çiftlerin geleceği için ne gerekiyorsa, karşılıklı yardımlaşarak her şeyi yaptıklarım görmüştü. Yani eski Türk törelerindeki katılık ve disiplin, artık zamanla yumuşamıştı.