Sevgi ve Kıskançlık Gösterileri
Şimdiye kadar evlilikte aşkın önemini anlatmaya çalıştık. Şimdi de küçük ama önemli birkaç nokta üzerinde durmak istiyoruz.
Evlilik rayına oturduktan sonra, sevgi ifade eden davranışlarla aradaki bağı canlı tutmak gerekir. Aslında sevgi, aşk, tıpkı bir çiçek gibidir. Sürekli bakım, dikkat ister. İlk bakışta gereksiz gibi gelebilir, ama, aslında evlilik hayatına renk veren eşler arasındaki uyumu pekiştiren bu sevgi, ilgi dolu davranışlardır. Özellikle de kadınlar böyle şeylere çok önem verirler. Eşlerinin kendilerine olan sevgilerinden emin olsalar bile, nişanlılık günlerini hatırlatan bu sevgi ifadelerinden çok hoşlanırlar. Bir buket çiçek, başbaşa yenen bir akşam yemeği, anlamlı bir bakış onları mutlu etmeye yeter. Erkekler için ise durum biraz farklıdır. Evlilik rayına oturduktan sonra erkek için genellikle işi birinci plana geçer. Nişanlılık döneminde işini ortak mutlulukları için bir araç olarak gören erkek genellikle, evlendikten ve evliliği belli bir düzene girdikten sonra kendini tatmin etmek varlığını ispatlamak için mesleğinde başarılı olmayı, yükselmeyi hedef edinir. Erkeğin iş hayatında başarılı olmaya çalışması, meslek sahibi olmayıp, ev kadınlığını tercih eden kadını olumsuz yönde etkiler. Kadın, kocasının işini kendisinden üstün tuttuğu fikrine kapılır. Ve belki farkında bile olmadan kocasının işine karşı düşmanlık beslemeye başlar. Hatta bu işin kendisine rahat bir hayat, birtakım isteklerini gerçekleştirme imkanı sağladığını bile umursamaz.
İşini başka bir kadından da tehlikeli bir rakip olarak görür.
Böyle bir durumda, çoğu kadın, içten içten öfkelense de susar. Ancak, bazısı kocasının işinde başarısız olmasını isteyecek kadar isyan eder. Hatta kimisi bunun için çalışır “bile. Tabibi bu çok istisnaî bir durumdur.
Rayına oturmuş evliliklerde yakınma konusu olan bir başka konu da suskunluktur. Bir dönem gelir, eşler birbirlerine söyleyecek hiçbir şeyleri kalmamış gibi susarlar. Bazen, birleştirici, huzur dolu bir suskunluktur bu. Bazen de eşlerin birbirinden uzaklaşıp ayrı dünyalarda yaşadığı bir suskunluktur. Bu sonuncu durumda konuşacak bir şeyler bulmalı suskunluğa son vermelidir. Seçilecek konuya çok dikkat etmek gerekir. Zira, sırf konuşmuş olmak, için konuşmak, bazen diğerinin hoşlanmadığı bir konuyu açtırır insana.
Böyle zamanlarda, güzel bir anıyı tazelemek, akıl danışmak, konuşmaktan hoşlandığı bir konuyu açmak şu tatsız sessizliği bozmaya, havayı yumuşatmaya yeter.
Durup dururken, aşırı biçimde kibarlaşmanız, alışılmamış, biçimde, o güne kadar hiç davranmadığınız gibi kibar davranmanız da eşinizi kuşkuya düşürebilir. “Birini bırakmak istediğinizi anlatmak istiyorsanız, ona kibar davranmanız yeter” diye bir söz vardır, unutmayın.
Eşler birbirlerinin özgürlüklerine saygı duymalıdır. Kadın ve erkek bütünleşerek “biz” olduğunda “benler” ortadan kalkmaz. Kocasının mektubunu açan bir kadın kocasının, karısının mektubunu kendisinden habersiz okuyan bir erkek, de karısının özgürlüğünü kısıtlamış, en tabiî haklarına tecavüz etmiş demektir.
Kimi zaman eşler birbirlerinden gizli hiçbir şeyleri olmadığını söylerler. Her yaptıklarını birbirlerine anlatırlar, mektuplarını okurlar. Ancak, bu, her zaman da gerçek anlamda tam bir anlaşma demek değildir. Aksine karşılıklı bir güvensizlik bile sözkonusu olabilir.
Evlenmeden önce gerek kadın gerekse erkeğin belli bir çevreleri, arkadaşları vardır. Evlendikten sonra bunlardan tamamiyle kopmaları beklenemez. Erkek de kadın da arkadaşlarıyla sohbet etmek, yemek yemek isteyebilir. Bu isteklere herkesin saygı göstermesi gerekir.
Evliliğin ilk zamanlarında eşler sürekli bir arada olurlar. Sonraları bu sürekli arkadaşlık beraberlik ağır gelmeye başlar. Eşlerden biri yalnız kalmak istediğinde diğeri aralarındaki bağın koptuğu sevilmediği hissine kapılır. Oysa hu, yalnız kalma, kendini dinleme ihtiyacından başka bir şey değildir. Bu yüzden evliliğin ilk aylarından itibaren, hatta daha balayında çiftler, birbirlerine, kisa bir süre için de olsa yalnız kalma fırsatı vermelidirler.
Bazı eşler, çoğunlukla da kadınlar suskunluğu da kendilerine bir rakip olarak görürler. Suskunluk anlarında eşlerinin kendilerini düşünmediğini bilirler ve kendilerini aldatılmış hissederler. Bu tür duygular içindeki kimi kadınlar eşlerini bir an bile yalnız bırakmak istemezler. Gündüz sürekli iş yerinden telefonla ararlar. Bu davranışlarını da, eşlerini çok sevdikleri, ondan ayrı kalamadıkları, sürekli yanında olmak istedikleri gerekçesiyle mazur göstermeye çalışırlar. Aslında, çoğu zaman gerçek sebep kıskançlıktır. Bu tür davranışlarım sınırlandırmasında yarar vardır. Arada bir kocaşının iş yerine gidebilir. Ancak, bu ziyaretleri çok kısa sürmeli, gerekli olduğunda yapılmalıdır.
Kıskançlık, duyguların en gereksizidir. Aslmda kıskançlık da bütün diğer duygular gibi insana özgü bir duygudur. Son derece tabiîdir. Ancak, aşırıya kaçtığında tatsız, itici rahatsız edici olur. Kıskançlığı hepimiz tanırız. Yalnızca sevgi olayına ait bir duygu olmadığım da biliriz. Bu, özel bir ilgi duyduğumuz kişinin başkalarına veya başka şeylere bize duyduğundan daha fazla ilgi duyduğunu gördüğümüzde hissettiğimiz rahatsızlık duygusudur. Sevdiğimiz, hoşlandığımız biri yakın bir arkadaşından bahsettiğinde, tanımasak da kişiyi kıskanırız. Kıskançlık bu sınırlar içinde kaldığında son derece tabiîdir. Hatta psikologlar dozunda bir kıskançlığın, evliliğin tuzu biberi olduğunu söylüyorlar. Ve eşlere, hissetmeseler bile biraz kıskançlık göstermelerini tavsiye ediyorlar. Ancak, kıskançlıkta dozu iyi ayarlamak gerekir. Zira, sebepsiz, yersiz, zamansız bir kıskançlık gösterisi, her şeyi bozabilir. Eşini sebepsiz yere ve aşın biçimde kıskanan kişi bir uzmana görünmelidir. Kıskançlık bu kişide sabit fikir haline gelmiş olabilir. Bundan tek basma kurtulması pek kolay değildir. Bu tür kıskançlığın çeşitli sebepleri vardır. Çılgınca aşık olma dediğimiz durumlarda kadın veya erkek bu duygudan kurtulana kadar eşlerini sebepli sebepsiz kıskanacaklardır. Ancak, bu durum, o kişinin duygularının normal bir sevgi haline dönüşmesini de zorlaştıracaktır.
Kıskanç kişi mantığıyla kendini kontrol edebiliyorsa, iyi niyet ve sabırla bu duygudan zamanla kurtulabilir. Söz ge-limi, eşiyle konuşup onun yardımım isteyebilir. Ancak, diğeri de anlayış göstermeli, durumu dramatize etmeden, zayıflığım kabul eden eşine yardımcı olmalıdır.
Çoğu zaman da kıskançlık, başka duyguların kamufle edilmesi şeklinde karşımıza çıkar. Bu duygular içindeki kadın veya erkek, kıskançlığım bir silah olarak kullanarak, eşini hoşlandığı kişilerden, ayırır. Eşinin kendisini ispat etmesini varlık göstermesini engeller. Toplum içinde küçük bile düşürür. İşler bu raddeye geldiğinde geri dönüş oldukça zordur.